Var Olan Kardelenler ve Açmadan Solan Tomurcuklar




Bugün masal anlatmak ve oyun oynamak için öğrencilerimizi ziyaret ettim. Etkinlik öncesinde çocuklarla bağ kurmak için oyun üzerine sohbet ettik.

 

Oyun oynamayı kimler sever? 

Hangi mekanlarda oyun oynayabiliriz?

Oyun oynarken hangi araç -gerece ihtiyaç duyarız?

Kimlerle oyun oynayabiliriz?

Ne zaman oyun oynayabiliriz? 

.

.

.

.

.

 

 

Sorulara, çocuklardan gelen yanıtlar oldukça düşündürücü oldu. Oyunu, sanal arkadaşları ile oynadıklarını, mekân olarak internet yani sanal ortam  yanıtını verdiler. İhtiyaç duydukları malzemeler tablet, telefon ve şarj aleti ve günün her saati oyunu oynayabileceklerini söyleyen azımsanmayacak kadar çocuk oldu.

 

Biz yetişkinler çocuklara ne yaptığımızın farkında mıyız?

 

Çocuklara verecek zamanımız, sevgimiz, emeğimiz, sabrımız, aşımız … yoksa neden çocuk sahibi oluyoruz.

 

 

Saçı taranmadan okula gelen çocuk, saçı özenle taranmış çocuğa,

Kıyafetleri dağınık okula gelen çocuk, ütülü ve temiz kıyafet giydirilmiş çocuğa,

Beslenmesini kokuşmuş beze sarılı getiren çocuk, bembeyaz örtü ile beslenmesi masasına seren çocuğa,

Ödevlerini yaptın mı diye bile sorulmayan çocuk, kokulu silgi ve renkli kalem kutusu ve ataçlı defterini açıp ailemle ödevim yaptım diyen çocuğa,

Hafta sonu yalnızlığı ile baş başa kalan çocuk, hafta sonu ailesi ile yaptıklarını anlatan çocuğa ÖZENMESİ, HAYRAN KALMASI,  onu KISKANMASI, ona HIRSLANMASI…

 

Bu durum kimi zaman KARDELENLERİ var ettiği gibi kimi zamanda tomurcukları açmadan solmaya mahkûm ediyor.




Yorumlar