Kadın
olarak iş yaşamına girmek ve devam etmek dikenli yollarda dağ çileği toplamaya
benzer.
Kadın
iş görenlerin çalışma yaşamında karşılarına çıkan en önemli sorun, tüm dünyada
olduğu gibi Türkiye’de de cinsiyete dayalı ayrımcılıktır. Kadınlar çocukluk
yıllarından itibaren çalışma yaşamında yer almayacakmış gibi yönlendirilmekte
ve eğitim almaları aileleri tarafından engellenerek işgücü piyasasının ihtiyaç
duyduğu niteliklerde yetişmelerine fırsat tanınmamaktadır. Çalışan kadınların
büyük bir çoğunluğunun, evlendikten ya da çocuk sahibi olduktan sonra işten
ayrıldığı ülkemizde (İlkkaracan, 1998: 286) kadın iş görenlerin işgücüne
katılımları ile ilgili istatistiklere bakıldığında bu durum daha net biçimde
anlaşılmaktadır.
·
Peki kadınlar okul hayatında, erkeklere
göre daha başarılıyken iş yaşamına neden egemen olamıyor?
·
Özel sektör yerine neden kamu tercihi
yapıyor?
·
Üst kademe yöneticiliğin sadece %7 neden
kadın?
·
İş yerinde kadın ayrımcılığının temelinde
neler var?
·
Bilinçli olarak meslek danışmanlığını
çocuğumuza ve öğrencilerimize ne kadar veriyoruz?
Bu
sorular pandemi sürecinde çekilen Karaca ‘nın fotoğrafını, görünce tekrardan
canlandı. Yüksek lisans derslerimden biri olan meslek gelişimi ve danışmanlığı
dersini alırken öğrencilerle bir çalışma yapmıştım. Çalışmanın içeriğinde meslekleri
tanıtmak, mesleklerin temel özelliklerine vurgu yapmak asıl amacımdı. Fakat
çalışma yaparken farklı bir çalışma ihtiyacı doğdu. 5 yaşındaki çocuklar,
meslekleri cinsiyetle özdeşleştirmişlerdi.
Kırsalda aile işletmelerinde çalışan kadının sosyal güvencesi nadir yapılıyor. Dünya genelinde
mühendis kadınların çoğuna masa başı görevler veriliyor. Çünkü kadınlar için
şantiye, üretim alanları tercih edilmiyor.
Kadınlar kamuda çalışmayı tercih ediyor. Çünkü özel
sektör hamilelik, doğum süreci ve sonrasına tahammülü olmadığı için kamu
sektörü tercih ediliyor. Ayrıca kamu sektöründe risk yoktur. Maddi ve
manevi yükselmeler standarttır. Kadının işi garanti olsun ki erkek gönlünden
geçen riskli işleri deneyimleyebilsin.:)
Üst kademe yöneticilikte kadınlar %10’u geçmez.
Çünkü erkek egemen toplumda kadınlar tarafından yönetilmeyi tercih edilmez.
Erkeklerle eşit ücret ve terfi hakkı yoktur. Erkekler ev geçindiren birey
olarak görülürken çocuğuna tek başına büyüten anne ev reisi olarak görülmez.
Toplumun
bazı kesimi kadınların tam zamanlı, sürekli çalışmasını mantıklı bulmaz. Bu
kesimdeki insanlar, kadının çocuğuna bakması ve evi ile ilgilenmesini bekler. Toplumsal
konulara duyarlı olmasına gerek yoktur.
Meslek yaşamlarına isteğe bağlı ya da zorunlu ara veren kadınlar vardır. Bu kadınlar iş yaşamına mola vermek, dinlenmek, sağlık ve aile sorunları gibi sebeplerden ara verirler. Bir de meslek yaşamlarına kesinti olmayan meslek yaşamında ilerlemek isteyen, bağımsızlığı seven, zor işleri seven, başarılı olmayı arzu eden, kişisel doyumu önemseyen kadınlar vardır. Bu kadınların işi zordur. Toplumsal normlara uymayan, erkekler tarafından kendilerine tehdit algılanan, annelikleri sorgulanan, psikoloji bozuk algılanan… kadınlar olarak nitelendirilir.
Kaynak
-
Abdullah YILMAZ Dumlupınar Üniversitesi,
İ.İ.B.F. Yavuz BOZKURT Dumlupınar Üniversitesi, İ.İ.B.F. Ferit İZCİ Yüzüncü yıl
Üniversitesi, Kamu Örgütlerinde Çalışan Kadın İş görenlerin Çalışma
Yaklaşımlarında Karşılaştıkları Sorunlar Üzerine Bir Araştırma
Sevgili hocam
YanıtlaSilÇalıştığın her yere başarıyı taşıdın ve iz bıraktın.Bir ara birlikte çalışma mutluluğunu ve ayrıcalığını da yaşadım seninle...Ne güzel anlatmışsın ...
Anlatımın ele aldığın konuları işleyişin o kadar akıcı ki...Yazarken hissettiğin duygular kolayca okuyana geçiyor , bazen kendimi buluyorum yazılarında. Hangi alana elini atsan güzelleştiriyorsun. Maşallah diyor ve başarılarının devamını diliyorum
Merhaba,
YanıtlaSilİçten ve güzel yorumlarınız için teşekkür ederim. Yazılar sizinde anladığınız gibi tamamen yaşanmışlık, gözlemlemler ve duygular sonucunda kaleme geçiyor. Teşekkürler:)
Özelden nerde çalıştığımızı söylerseniz de çok sevinirim. Çok merak ettim.