Mersin yöresinin kendine has özellikleri
vardır. Rahmetli babaannem konuşurken hem yöresel dili hem de atasözleri ve
deyimleri sık sık kullanırdı.
Babaannemin konuşmasını ve davranışlarını
küçüklüğümden bu yana taklit etmeyi hep severdim. Zamanla sadece taklit ettiğimi
düşünürken son zamanlarda Safiye Sultan’a yaş aldıkça daha da benzediğimi fark
ettim.
Bugün makale taraması yaparken, Mustafa
Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisinde , Recep Ercan’ın Türk
Atasözlerinde Çocuk İmgeleri ile ilgili bir makalesine denk geldim.
Makale de anne babaların çocukları
anlatmak için gündelik yaşamda kullandıkları atasözlerinde çocuk ve çocukluk
kavramlarının nasıl ele alındığını ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’nin belli
bölgelerinde tarama yapılarak en sık kullanılan atasözlerini derlenmiş.
Atasözleri, ataların zengin
tecrübelerinden, denemelerinden ve yaşantılarından süzülerek geldiği için yol
gösterici ve akıl verici yargılar/öğütler içerir. Atasözleri, sözlü gelenek
içerisinde ağızdan ağza ve nesilden nesle aktarılan; bazen yalın bir cümle
halinde, bazen söz sanatlarıyla örülü; eğitici, öğretici ve uyarıcı tarafları
ağır basan; hikmet, düşünce ve öğüt yüklü anonim nitelikli özlü sözler olarak
karşımıza çıkmaktadır. Atasözleri, tecrübî olarak yaşamdan doğmuş, dil
aracılığıyla kültürün bir parçası haline gelmiş, kişilerarası iletişim süreçlerinde
aktarıldıkça anlam kazanmış, insanî bir kaygının/duyarlılığın ürünleridir.
Halkın hayatından damıtılmış tecrübeleri yansıtması itibariyle atasözleri,
günlük hayatta mantık yürütmek için kullanılan çok yönlü bir araçtır (Karadağ,
2013). Atasözleri bir ulusun düşüncelerini, yaşayışlarını, inanışlarını ve
geleneklerini yansıtır. Bu bağlamda her atasözü kendi ulusunun damgasını taşır
(Aksoy, 1998: 27).
Toplumsal
yaşamda çocuğa ve çocukluğa bakışı, gündelik yaşamda kullanılan derlenen atasözlerinden
kulağıma hoş ve tanıdık gelenleri seçtim:
· Abdal
düğünden çocuk oyundan usanmaz.
·
Ağaç
yaşken eğilir.
·
Çocuğa
iş buyuran ardınca kendi gider.
·
Çocuğun
bulunduğu yerde kov olmaz.
·
Çocuğun
yediği helal, giydiği haram.
·
Çocuk
düşe kalka büyür.
·
Çocuk
nerede, pasak orada.
·
Çocuktan
al haberi.
· Kitapsız
büyüyen çocuk, susuz yetişen fidana benzer.
·
Kurt
kocayınca kuzunun maskarası olurmuş
·
Yavrumun
yavrusu, yarısı da yılanın yavrusu.
·
Yaza
çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı.
Bu
atasözlerinden kullandığınız yada çocukluğunuzda size söylenenler var mı?
Atasözler
hayatınızın neresinde ? bir düşünün derim.
Çocuğunu
bir birey olarak göremeyen, yürümesine, tırmanmasını engel olan ebeveynlere içinizden’
’Çocuk düşe kalka büyür’’ demek istemiyor musunuz? 😊
Çocukların
yanında gıybet yaparken’ Çocuğun bulunduğu yerde kov olmaz’’ diye düşünüp
bir gözünüz
çocukların üstünde olmuyor mu ? 😊
Aile içi olaylar nasıl duyulur.
Özellikle evcilik saatlerinde ’’ Çocuktan al haberi.’’😊
Hamile olan arkadaşlar kimi zaman çocuğunun
Einstein kimi zaman Picasso kimi zaman Mozart olmak istediğini düşünür. İçimizden
‘’ Doğmamış çocuğa don biçiyor’’ dediğimiz zamanlar kim bilir olmuştur. 😊
Ve babaannemin en çok kullandığı ‘’Yavrumun
yavrusu, yarısı da yılanın yavrusu. ‘’ ne zaman anneme kızsa beni yılan yapması.
😊
Kulağını ve kalbini açmasını bilene,
atasözlerimiz anlamlı ,derin ve duyguludur.
Yorumlar
Yorum Gönder